Turistik Çeşme Gazetesi | 10/13/2014
Mehmet Öğütçü [1]
“Azeri”, “Chirag”, “Güneşhli” derin şu petrol sahalarının geliştirilmesi ve üretim paylaştırılması için Gülistan Sarayı’nda bundan yirmi yıl önce 20 Eylül 1994’te imzalanan 400 sayfalık “Yüzyılın Anlaşması” dünya’da eşi benzeri olmayan özellikler taşıyordu.
Sadece Azerbaycan insani, ekonomisi ve jeopolitiği için değil aynı zamanda hem bölge hem de dünya dinamikleri bakımından önemli bir anlaşmaydı bu. Sembolik olarak Azerbaycan dünya’ya bağlanıyordu, son derece kırılgan olan bağımsızlığı pekiştiriliyordu imzalar atılırken.
Dört dilde hazırlanan bu “kara altın” geliştirme ve üretme anlaşmasına Azerbaycan ABD, İngiltere, Rusya, Türkiye, Norveç, Suudi Arabistan ve Japonya’dan 13 firma (Amoco, BP, McDermott, Unocal, SOCAR, Lukoil, Statoil, Exxon, TPAO, Penzoil, İtochu, Remko, Delta) imza attı. Ve bu anlaşmayı takiben 27 sözleşme daha imzalandı 19 ülkeden 41 petrol şirketi ile.
Yedi Batılı petrol şirketine yüzde 70 hisse verilmişti.Bakü, daha sonra siyasi ve ekonomik nedenlerle kendi yüzde 30’lük hissesinden yüzde 10’unu Ruslara (Lukoil) ve yüzde 5’ini de İran’a vermek zorunda kaldı.
Basit bir üretim ve paylaşım anlaşması değildi bu. Adeta, ülkenin kaderini belirleyen bir gelecek yol haritası idi. Azerbaycan’ın siyasi bağımsızlığını, çok yönlü dış politikasını, güvenliğini, ekonomik olarak ayakta durmasını, petrol dışı alanlara çeşitlendirme hamlelerini, insanlarının refahının artmasını, daha iyi eğitilmesini, altyapısının modernize edilmesini, teknoloji, yönetim becerileri aktarımını da beraberinde getiriyordu.
Şengechal terminalinden Ceyhan’a uzanan 1768 kilometrelik boruhattı sadece petrol taşımıyordu.Aynı zamanda Azerbaycan’I uluslararası sisteme bağlıyor, yirminci yüzyılın başından itibaren yaratılmış olan tek bir güce koşulsuz bağımlılığı kırıyordu.
Ve izleyen yıllarda yeni adımların da önünü açıyordu.Şah Deniz I ve II ile Azerbaycan dünya doğal gaz oyuncuları arasında yer aldı. Absheron, Ümit, Nakcivan ve daha yeni keşfedilecek diğer sahalarla Ukrayna-Rusya krizinin ciddi enerji güvenliği kaygıları yarattığı bir dönemde Azerbaycan vazgeçilmez bir gaz koridoru yaratılmasına ön ayak oluyor.
Türkmenistan, İran, Irak ve belki de bir gün Doğu Akdeniz gazinin geçeceği güzergahın temel taşlarını da yine Azerbaycan döşüyor.
Dahası, SOCAR hem kendi yatırımları, hem egemen servet fonu SOFAZ, hem girişimciler ordusu ile Azerbaycan ekonomik diplomasisinin lokomotifi haline geldi. İsviçre’deki petrol istasyonlarından Gürcistan’da liman ve demiryollarına İngiltere’de emlak yatırımlarından Türkiye’nin en büyük doğrudan yabancı sermayesi olmaya doğru süratle ilerliyor, katma değerler yaratıyor.
20 yıl önce ziyaret ettiğim Azerbaycan ile bugünkü Azerbaycan arasında ekonomik, insanı gelişme, kentleşme, özgüven, yaratıcılık, girişimcilik, altyapı başarıları alanlarında kıyas kabul etmez bir inkısaf söz konusu.
Hele hele birazcık daha geriye 20 Ocak 1990’a giderseniz 24 yıl önce “Kara Ocak” hatırası gözünüzün önünde canlanır. Kremlin’in emir üzerine 26,000 kişilik Sovyet birliği Bakü’ye yıldırım harekatı düzenlemiş, bağımsızlık hareketini bastırmak için birkaç gün içinde 200’den fazla Azeri’yi katletmiş, en az 700 kişiyi de yaralamıştı. Nagorna-Karabağ ve topraklarının üçte biri işgal altında idi. Karamsarlık had safhada idi.
Yıllık enflasyon yüzde 880’e fırlamıştı.1 dolar 1632 manat idi 1994’te. Bugün 0.78 manat.Nüfus o zaman 7.4 milyon idi.Bugün 10 milyon. GSMH, 1990’da 21 milyar, 1995’de 3 milyar ve2004’de 8.7 milyar dolar idi. Bugün neredeyse 10 yılda on kez artarak 74 milyar dolar’a çıkmış durumda.Dünya ekonomisinin binde 12’sine tekabül ediyor.Kişi başına gelir yıllık 650 dolardan 3,252 dolara çıktı. Satın alım gücü paritesine göre ise bugünkü rakam 9,156 dolar.
Yirmi yıl önce Parlamento’dan özelleştirme yasası bir türlü geçirilemiyordu.Petrol sektörü işçileri insanı yaşamdan uzak ücretleri protesto için grevde idiler.
Bugünlere ulaşmada bağımsız Azerbaycan’ın atası Haydar Aliyev’in vizyoner liderliği, aynı politikaların halihazırdaki Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in de sürdürmesi, uluslararası ekonomik, siyasi ve güvenlik ittifakları oluşturulması, hidrokarbon gelirlerinin artması ve uluslararası konjonktür etkili oldu.
Güçlü ve adil liderliğin kararlılıkla yürümesi, hassas uluslararası denge ve ortaklıkların korunması, petrol ve gaz gelirlerinin arttırılması, toplumun geniş kesimlerine şeffaf ve akılcı şekilde dağıtımı, altyapının modernizasyonu, eğitim düzeyinin, teknoloji ve yaratıcılığın yükseltilmesi devam ederse “Bölgesinin Parlayan Yıldızı” Azerbaycan’i bundan yirmi yıl sonra 2034’de tanımak kolay olmayacak.
-
Eski diplomat, IEA, OECD ve BG Group üst düzey yöneticisi Mehmet Öğütçü halen, merkezi Londra’da bulunan Global Resources Partnership Yönetim Kurulu Başkanı. Aynı zamanda, bölgemizdeki enerji bakan ve SOCAR dahil şirket başkanlarını münhasır bir çatı altında biraraya getiren The Bosphorus Energy Club’un kurucusu ve İcra Başkanı.Genel Energy ve Yaşar Holding şirketlerinin Bağımsız Yönetim Kurulu Üyeliği ile Invensys Plc‘nin Danışma Kurulu Başkanlığı, Brüksel’deki Energy Charter teşkilatının Asya-Pasifik ve Ortadoğu/Körfez bölgeleri özel elçiliği görevlerini de yürütüyor. m.ogutcu@globalresourcescorp.org