www.businessht.com.tr | 31 Temmuz 2015 Cuma | 

Hem Türk Akımı projesine dair devam eden soru işaretleri hem İran anlaşmasıyla doğan yeni fırsatlar Türkiye’nin enerji güvenliğini tekrar gündeme getirdi. Peki petrol fiyatlarındaki düşüş devam ederken Ankara’nın nasıl bir politika izlemesi gerekiyor?

 

logo

CANAN ÖZDAN |

Petrol fiyatlarındaki düşüş pek çok ülkeyi olduğu gibi Türkiye’yi de yakından ilgilendiriyor.

Peki bu düşüş trendi sürecek mi? Ambargoların kalkması bölgede bir baka önemli güç olan İran’la ilişkilerimizi nasıl etkileyecek?

Dünyanın iki numaralı ekonomisi Çin Avrupa’ya Türkiye üzerinden mi açılır? Türkiye’de 3. Nükleer santrali Çinliler mi yapar?

Tüm bu konuları enerji uzmanı Global Resources Corporation Başkanı Mehmet Öğütçü ile konuştuk.

 

Petrol fiyatlarında düşüş sürer mi?

Dünyada ekonomik yavaşlama, bazı ülkelerde gerileme dolayısıyla talepte daralma var. Buna karşılık arzda müthiş bir patlama oldu. Çünkü bundan birkaç sene önce petrol fiyatlarının daha artacağı görüşüyle herkes yatırıma yöneltti kendisini ve yeni yeni arz bölgelei doğmaya başladı.

Amerika’da kaya gazı kaya petrolü ki Amerikayı bugün hem petrolde hem doğalgazda dünya lideri haline getirdi. Kanada’da Meksika’da, Brezilya’nın Santos bölgesinde Doğu Afrika’da Avustralya’da muazzam yeni kaynaklar keşfedildi.

Bazen soruyorlar “Acaba Rusya’nın burnunu sürtmek için mi Amerikalılar petrolün fiyatını düşürüyor ya da Suudiler İran daha da zor duruma düşsün diye mi bunu yapıyor” diye.

“Şimdi yeti yatırım yapılmıyor. Olumsuz sonucu ileride göreceğiz”

Elbette stratejik olarak akıllarından bu geçiyordur ama arz-talep dengesiyle alakalı. Hatta petrolün ticaretini yapan bazı bankalar va Vitol var Glencore var büyük petrol ticareti yapan tacir şirketler. Onların etkisi Beyaz Saray’dan ya da Suudi kraliyet ailesinden daha fazladır.

Önümüzdeki dönemde de petrol fiyatlarında ciddi bir yükselme beklenmiyor. Çünkü bir arz halen devam edecek. Çünkü bunlar 4-5 yıl önce yapılan yatırımların sonucu. Şimdi yeni yatırım yapılmıyor. Olumsuz sonucu ileride göreceğiz. Arz ile talep dengeye girecek önce,sonra arz az kalacak talep yükselecek benim tahminim 2 yıldan sonra tekrar yukarıya doğru çıkış başlayacak.

Hiç petrol üretilmese bile dünyada  bugün 18-24 ay yetecek stok var. Bir de Uluslararası Enerji Ajansı’na üye ülkelerin 3 aylık stoklama yükümlülüğü vardır 90 günlük  stok tutarlar. Şu anda dünyadaki  stok ortalaması nerdeyse 18-24 ay civarında bazı ülkelerde onun için çok ciddi bir jeopolitik kriz patlak vermezse büyük bir kaza olmazsa mevcut durum devam edecek 2 dolar 5 dolar iner çıkar ama 65’in üzerine çıkmasını kimse beklemiyor. Ama biliyorsunuz petrol fiyatlarında kehanet hiçbir zaman doğru bir şey değildir.Beklenmedik durumlar ortaya çıkabilir. Ya da Meksika Körfezi’nde BP’nin karşılaştığı gibi kaza olur. Suriye’ye karşı IŞİD’in ne gerçekleştireceği belli olmaz. İsrail’e karşı beklenmedik bir saldırı olabilir. Çin ve Hindistan talebin en yüksek olduğu ülkeleri bile beklenmedik krizler etkileyebilir.

‘DOĞALGAZDA ALICILAR KRAL OLDU’

Doğalgaz fiyatları hakkında ne dersiniz?

Doğalgazda da alıcılar kral, satıcılar da kapı çalıp bende mal var ister misin diye dolaşacak olan tüccarlar yani işler tersine döndü. Onun içindir ki biz doğalgazda Türkiye olarak avantajlı bir ülkeyiz. Yüzde 98 ithalata bağımlı bir ülkeyiz. Bizim için piyasa konusu değildir ayrıca bir ulusal güvenlik meselesidir.Çünkü elektriğimizin yarıya yakını neredeyse doğalgazla üretiliyor. Ama öte yandan bir bakıyorsunuz çevremiz hep doğalgazla zengin ülkelerle çevrili.Rusya ile bugün iskontoyu konuşuyoruz. Verdikleri 10.6 dolarlık iskontoyu yeterli görmüyoruz. Bunu daha da artıralım diyoruz. İran “Aman ben üretime başlarsam sana ilave gaz göndereceğim, oradan indirim yaparım” diyor. Biz de diyoruz ki; Biz şu anda gazı senden çok pahalıya alıyoruz, şayet vereceğin bütün gazda ciddi indirime gidersen düşünürüz.

Kürtler rezervlerini parasal hale getirebilmek için için rezervlerini Türkiye’ye  hiç bir yerde bulamayacağımız fiyatta veriyorlar: 6 dolara… Amerika’dan getirsen bu 11-12 dolara gelecek o ucuz kaya gazı bile onun yarısı nerdeyse. Doğu Akdeniz gazı bir türlü ticarileştirilemiyor. Çünkü Türkiye gibi bir ülke gidip altına imza atmıyor ben senden  ürettiğim 10 milyar metreküp gazı alırım diye. Siyasi nedenleri de var bunun tabi. İsrail’den bahsediyorum Tamar Leviathan sahası, Kıbrıs’ın Afrodit sahası. Bunlar harekete geçirilemiyor. Türkmenistan dünyanın 4. büyük rezervleri üzerinde oturuyor. Ama bir türlü bunu paraya dönüştüremiyor. Rusya’ya satabiliyor az miktarda 10 milyar metreküpün altında. Çin’e çok satacak yaklaşık 85-90  milyar metreküpe çıkabilir. Afganistan üzerinden Pakistan Hindistan’a, İran’a satıyor. Ama Avrupa’ya satmasına Rusya izin vermeyecek. Çünkü Rusya şu an Avrupa pazarında hakim durumda Türk pazarında da hakim durumda. Bu hakimiyetin bozulmasını istemiyor.dolayısıyla böyle bir ortamdayız.

Türkiye’nin bölgede enerji merkezi olma iddasında Türk Akımı’nın yeri nedir?

Türk akımı projesi Türkiye  açısından özellikle bizim  bölgesel  gaz merkezi olma   ihtiraslarımız  çerçevesinde bakılırsa gerçekten bir oyun değiştirici. Çünkü Azerbaycan’dan Şahdeniz’den  gelecek olan gaz 16 milyar metreküp, bunun 6’sı bizde kalacak 10’u Güneydoğu Avrupa’ya gidecek. Adriyatik altından İtalya’ya kadar uzanacak. Kürdistan bölgesinden gelecek olan  gaz başlangıçta 4 milyar metreküp ama daha gerçek olmayan gazlar.İran gazı şu anda 10 milyar metreküp olarak geliyor.Artırılırsa eğer, ki bu hemen olmaz,fiyatta da anlaşılırsa belki 10 milyar daha  eklense 20 milyar olur.Türkmen gazı gelmeyecek yakın gelecekte ne yazık ki. Doğu Akdeniz gazı da gelecek gibi gözükmüyor. Bu durumda Rusya’nın 63-64 milyar metreküplük gazı, dünya ölçeğinde önemli bir hacmi Türkiye üzerinden geçirmesi bunun  14-15 milyar metreküpünü Türkiye’ye brakması, 50 milyar metreküpünü de AB’ye  satma niyeti Türkiye açısından iyi müzakere edilirse  iyi fiyat alınırsa ve gerçek anlamda bir gaz hattı  anlaşması yapılırsa transit geçmeyecek şekilde ve bir sürü şayetler var Avrupa birliği ile Rusya arasında  mutabakatlar sağlanırsa bizim  açımızdan muazzam bir  fırsat. Ama iyi  müzakere edilmesi gerekiyor.Geçmişten gelen hataları gördük Mavi Akım’da  ve diğer projelerde .

Ruslar santraç oynuyorlar.Dünyadaki doğalgaz dinamiklerini iyi bilirseniz; Çin’de, AB’de, Kuzey Amerika’da,İran’da ne oluyor,, o zaman akıllıca bir strateji hesaplayıp ona göre soğukkanlılıkla müzakerenizi yürütürsünüz. Burda bizim fazla bir acelemiz yok.Rusların biraz acelesi var Türkiye bakımından.  Ama  şunun mutlaka altını çizmek lazım ki  Türk Akımı Türkiye açısından önemli bir proje.

Türk Akımı’nın erteleneceği konusunda muğlak açıklamalar geliyor. Böyle bir ihtimal var mı?

14-15 milyar metreküplük bölüm inşa edilecek,yapılacak  ondan benim hiç kuşkum yok. Çünkü bu Türkiye’ye yeni gaz getirmiyor, Türkiye’nin Ukrayna  üzerinden aldığı  mevcut gazı bugün  doğrudan Karadeniz altından geçirip getiriyor. Bu bizim de işimize gelir, arada bir sürü ülke olmayacak .Bunun hükumetler arası anlaşmasının yapılması  lazım ki imza atıldıktan sonra Ruslar inşaata başlasınlar çünkü onların niyeti Aralık 2016’da  Türkiye’ye teslim etmek. Her geçen gün aleyhlerine işliyor,çünkü onlar çoktan  malzemeleri aldılar boru hatlarını aldılar pompalama istasyonlarını aldılar. Hatta üstlenicilere bile iş verdiler  düğmeye basıp başlamak istiyorlar. Türkiye de tabi işi yavaştan alıyor.Müzakerede bunu koz olarak kullanıyor.Onların acelesi olduğunu görüyor.

Türkiye neden işi ağırdan alıyor sizce?

Türkiye’nin ağırdan alma nedeninin ilki fiyatta ikincisi 3.ülkelere satış hakkında. Putin Aralık ayında Ankara’ya geldiğinoe bunun sözünü verdi. Şimdi orda biraz sapmalar var gibi gözüküyor,Ankara  bundan rahatsız.”Bizi transit ülke olarak görmeyin HUB’ın gereği neyse onu yerine getirin. Bir de  mevcut ve gelecekte alacağımız gazın  fiyatını da makul düzeylere çekin.Bu bize yapacağınız bir kıyak değildir, dünyada  gaz fiyatları aşağıya  doğru iniyor Bunun gereğini yapın  2022’ye kadar beklemeyin” diyor.

Türkiye yeni bir sözleşme modeli hayata geçirmek istiyor geçmişte yaptığı hataları yapmamak için. O açıdan Türkiye’nin hakkı var. Bir de şu var tabi şu anda Türkiye’de  parlamentonun çoğunluğuna dayalı bir hükumet yok.Bir geçiş hükümeti  var. Geçiş hükümeti böyle bir karar alırsa eğer bunun bir  takım sonuçları olabilir. O bakımdan da belki Ankara  yavaş gidiyor olabilir. Ruslara da her zaman benim tavsiyem şu olmuştur; Türkiye ile ilişkiler uzun  erimli, stratejik ilişkilerdir kişilere bağlı olmaması lazım. Çünkü Ruslar biraz kolaycılığa kaçıyorlar.En tepede işi bitirip her şeyi oldu bitti zannediyorlar. Oysa bu işin içine hem Enerji Bakanlığı’nın hem BOTAŞ’ın  hem medyanın hem muhalefetin en önemli düşünce liderlerinin herkesin  bir şekilde müdahil olması lazım.

‘RUSLAR SATRANÇ OYNUYOR BİZ TAVLA ATIYORUZ’

Onlar satranç oynuyor biz tavla atıyoruz ve orta yolu bulmaya çalışıyoruz. Ama bu müzakere süreci iyani çok zorlarsan tarafları  masadan kalkabilirler de. Onun için  Rusya’nın da Türkiye’nin kaygılarını anlaması lazım. Kamuoyu önünde böyle birbirlerini suçlamadan, ikili görüşmelerde  götürülecek işlerdir. Bunu bizimkilerin de Rusların da yapmaması lazım. Çünkü  Ruslar Türkiye üzerindeki baskıyı  biraz artırmaya çalışıyor. Onların asıl Brüksel’le işlerini halletmeleri lazım.50 milyar metreküp için en önemli aşama o. Projenin 2.3.4. ayakları var o ayaklar Brüksel’in vereceği yeşil ışığa bağlı. Ama proje neresinden bakarsanız bakın Türkiye açısından önemli  bir proje.

Çin’in küresel sahnede giderek önemi artıyor.Cumhurbaşkanı Erdoğan kalabalık bir heyetle Çin’e bir ziyaret gerçekleştirdi. Türkiye-Çin ilişkilerini nasıl değerlendirmek lazım ?

Çin Türkiye’yle ilişkilerine şahıslar bazında bakmıyor devlet bazında bakıyor.Kafasında 2040’ların 2050’lilerin Türkiye’sini  görerek bakıyor. Yani Çin stratejik politika bakışına sahip.

Onlar Asya’nın en doğusunda biz en Batısındayız. Şayet mevcut Çin Cumhurbaşkanı Şi Cinping meşhur “One Belt, One Road” insiyatifi girişimi gerçek olacaksa Türkiye’ye orda önemli rol düşüyor, çünkü Çinliler 2035’te mi olur 2040’ta mı olur tarih değişebilir. Ama projeksiyon olarak herkes kabul ediyor ki dünyanın yeni ekonomik süper gücü. Satın alma gücü kalitesine göre kişi başına olmasa bile global olarak gayri safi milli hasıla  olarak geçecek ABD’yi. Böyle bir Çin’in yüksek alım gücüne sahip yüksek değerli Avrupa piyasalarına eklenmesi gerekiyor. Bunun yolu da Orta Asya’dan büyük bir  koridor açılmasıyla mümkün. Hem işin içinde İpekyolu, İpek demiryolu, telekomünikasyonda  ipek fiber kablolarıyla bunlar üzerinden Çin’i Avrupa’yla birleştirmeye çalışıyorlar. Bunun da tam ortasındaki en büyük güç Türkiye. Şu anda ilişkiler gördüğüm kadarıyla stratejik ortaklığa  doğru ilerliyor.

Çinlilerin 3.santralin yapımını üstlenmesini nasıl değerlendirirsiniz? Bunun ne gibi avantajları olur?

Çinliler açısından böyle bir projeyi  almak son derece  önemli. Çünkü Türkiye gelişmekte olan piyasalardan biri. Eğer ihaleyi alırlarsa başka ülkelerde de  emsal teşkil eder, kapılar açılır. Söz verirken dikkat etsinler mesajını vermek istiyorum burdan. Çünkü eğer arkasını  getiremeyeceklerse yarın öbür gün tekrar dosyalar açılır kapanır. Güvenliklerini  kaybederler Çin nezdinde bir daha iş yapılmaz ciddi bir şekilde.

Çin uzun vadeli bakıyor ilişkilere. Gerçek anlamda eğer istiyorsanız, arkasını getirecekseniz  söz verin. Çünkü  Çinliler verdiğiniz sözü ciddiye alırlar ve beklerler.Aynı bu  füze konusunda olduğu gibi  bu işi yılan hikayesine döndürmeyelim. Enerjide, savunmada, turizmde, gıda konusunda çok büyük ortak iş birliği imkanları var Türkiye ile Çin arasında. Türkiye’nin akıllı olup Çin’in zaaflarını,  güçlü yönlerinin iyi bilip 2050 gözüyle bizim de bakmamız gerekiyor. Aksi takdirde yine bu işten  onlar kazançlı çıkarlar.Hedef kazan -kazan stratejik ortak hukuku olmalı.

‘İRAN TÜRKİYE’DEN ROL ÇALABİLİR’

Bir diğer komşumuz olan İran’da da ambargoların kalkmasından sonra önemli bir dönüşüm bekleniyor. Bu çerçevede Türk-İran ilişkilerini nasıl değerlendirirsiniz?

İran önümüzdeki dönemde böyle devam ederse çok ciddi bir bölgesel güç olacak. Eğer biz içimize kapanırsak, düşman görürsek İran’ı rakip görürsek Şii ve Sünni mezhep ayrılıklarını körüklersek içeride köprülerimizi inşa edemezsek ve yumuşak güç haline gelmezsek o zaman İran bizden rol çalar.

İran bize doğal gazı daha ucuza verecekse elbette alırız oradan miktaren de artırırız ama zannetmiyorum. İranlılar son derece zor insanlar çalışma olarak da. Ama çalışmak zorundayız. Kasr-ı şirinden bu yana bir dengeyi tutturmuşuz çalışmışız. Hem de yanı başımızdaki komşumuz yani İran’ın istikrarı hem de refahının  artması işlerinin düzgün yürümesi önümüzdeki 3 yıldaki  restorasyon çabalarına destek vermekte büyük fayda  görüyorum ben. Yani rakip ya da bizden rol çalacak olarak görmemek lazım.